Miyom
Miyom uterusun (rahmin) adele dokusundan gelişen selim urlara verilen addır. Leiyomiyoma da denir. Genital organların en sık görülen tümörüdür. Ortama kadınların %20-%25 inde görülür.Yani her dört, beş kadından birinde üreme çağında miyoma rastlanmaktadır.Genel olarak 30-50 yaşlara arasında görülür. 30-40 yaşlara oranla, 40-50 yaşlar arası görülme oranı daha fazladır. İlk adet (menarch) den önce ve menopozdan sonra gelişmez. Aksine daha önce var olan miyomlar, menopozdan sonra küçülür. Tek gelişebildikleri gibi birden fazla da olabilirler. Büyüklükleri de çok değişkendir. 1-2 cm çapında küçük olabildikleri gibi, 20-30 cm çapına kadar büyüdüğü de görülmektedir. Birden fazla olduklarında değişik büyüklükte olabilirler.
Miyomun belirtileri
Miyomların büyük çoğunluğu herhangi bir şikayete neden olmazlar, rutin kontroller sırasında fark edilirler. Miyomun şikayete yol açıp açmaması hem büyüklüğüne hem de yerleşim yerine bağlıdır.
Miyom nedeniyle ortaya çıkabilecek şikayetlerin en başında adet kanamasındaki artış yer alır. Normalde her adet süresince 30-50 ml kan kaybı olmaktadır. Eğer kan kaybı 80 ml’den fazla olursa hastanın hayat kalitesi bozulur. Yoğun kanama nedeniyle bir süre sonra demir eksikliğine bağlı anemi (kansızlık) gelişebilir. Hem adet kanamasının daha uzun sürmesi ve daha yoğun olması, hem de anemiye bağlı halsizlik hastanın günlük yaşamını negatif yönde etkiler.
Bunun dışında miyom rahmin büyümesine neden olarak ağrı, sancılı adet, mesaneye bası yaptığında, sık,sık idrara çıkmaya, üreterlere bası yapması sonucu böbreklerin büyümesine, rektuma bası yapması sonucu kabızlığa neden olabilir. Kaın boşluğuna doğru fazla büyüdüğünde karın şişliği gibi şikayetlere yol açar.
Yerleşim yerlerine göre miyomlar başlıca 3 gruba ayrılır.
- Subseröz miyomlar,
- İntramüral miyomlar,
- Submüköz miyomlar.
Subseröz myomlar: Rahimin dış tabakasının altından başlayıp dışarıya doğru çıkıntı yapacak şekilde büyürler. Bunlar genellikle anormal kanama şikayetine neden olmazlar. Rahimin dışına doğru büyüdükleri için diğer organlara bası yaparlar .Büyüklüklerine ve yerleşim yerine göre komşu organlara bası yaparlar. Mesaneye bası yaptıklarında sık, sık idrara çıkma, rektuma (kalın barsağın son kısmına) bası yaptıklarında kabızlığa, karın içine doğru çok büyüdüklerinde karın şişkinliğine yol açabilirler.
İntramural miyomlar ise en sık görülen tiptir ve rahimin kas tabakasında meydana gelip büyür. Bu tip myomlar genellikle şikayete neden olmazlar, ancak çok büyük olduklarında kanama miktarında artışa, adetlerde ağrı hissedilmesine yol açabilirler.
Submuköz miyomlar ise rahmin iç tabakasının altında rahmin içindeki boşuğa doğru çıkıntı yapacak şekilde büyürler. Bunlar küçük olsa bile adet kanamasının daha yoğun ve daha uzun olmasına ve ara kanamalara neden olurlar.
Teşhis
Miyom teşhisi koymak zor değildir. Jinekolojik muayene ve ultrason muayenesi ile rahatlıkla teşhis konabilir. Tek veya birden fazla gelişen miyom ultrason muayenesinde etraf dokulardan keskin bir sınırla ayrılırlar.
Miyom ve İnfertilite
Miyomlar çok sık olmamakla beraber kısırlığa yol açabilir. Rahimin iç tabakasına yakın miyomlar (submuköz miyomlar) döllenen yumurtanın rahime tutunmasını engelleyebilir ve erken düşüklere yol açabilir. Bunun yanı sıra tüplere yakın yerleşmiş olan miyomlar spermin yumurtayı döllemesini ve döllenmiş yumurtanın rahime ulaşmasını engelleyebilir. Buna karşın rahimin iç tabakasında düzensizliğe yol açmayan intramüral küçük miyomlar kısırlığa yol açmazlar. Tubalara dıştan bası yapıp, tüplerin lümenin kapanmasına yol açan subseröz miyomlar da kısırlığa neden olabilir. Tüplere bası yapmayan subseröz miyomlar ise kısırlığa yol açmaz.
Miyom ve gebelik
Miyomlu olan bir kadın gebe kaldığında düşük, erken doğum, plasentanın erken ayrılması ve doğum sonrasında kanama riski vardır. Bunlar daha çok plasenta (eş), miyomun olduğu yerde yerleştiğinde görülür. Aynı zamanda bebeğin baş aşağı yerine anormal bir pozisyonda yerleşimi nedeniyle sezaryen yapılması da gerekebilir. Hormonal değişimler nedeniyle özellikle gebeliğin ilk 3 ayında miyomun büyüklüğünde artış görülür. Hızlı büyüme nedeniyle miyomun kanlanması bozulur ve buna bağlı olarak şiddetli ağrılar meydana gelebilir. Gebelikte dayanılmayacak kadar şiddetli ağrılar olmadığı sürece, miyom nedeniyle ameliyat yapılmaz. Aynı şekilde sezaryen sırasında da rahimin dışına bir sapla tutunmuş olanlar haricinde miyomlar çıkarılmaz, çünkü gebelik nedeniyle büyümüş olan rahimde ciddi kanama meydana gelebilir. Miyomlar doğumdan sonra küçülerek eski haline gelir.
Tedavi
Hastada şikayete yol açmayan ve hızla büyümeyen miyomlar tedavi edilmeden izlenebilir. Ancak, yoğun kanamaya, çevre organlarda basıya ve ağrıya yol açan, infertiliteye neden olabilecek, veya hızla büyüyen miyomlar tedavi edilmelidir. Myomun esas tedavisi ameliyattır. Hastanın yaşına ve gebelik isteyip istememesine göre rahmin tamamı veya sadece miyom veya miyomlar cerrahi olarak çıkartılır. Rahmin tamamının çıkartılmasına histerektomi ameliyatı denir. Rahmin yerinde bırakılıp, sadece miyom veya miyomların çıkartılmasına miyomektomi ameliyatı denir. Uterusun içine ( kaviteye ) doğru gelişen miyomlar hem fazla kanamaya hem de infertiliteye yol açabileceğinden büyüklüklerine bakılmaksızın çıkartılmaları gerekir. Bunlar vaginal yoldan histeroskopik operasyonla çıkartılırlar. Buna histeroskopik miyomektomi operasyonu denir.
Miyomun ilaçla olan tedavisi sadece geçici olarak miyomu küçültmek ve kanamayı azaltmak amacıyla uygulanır. İlaç bırakıldığı zaman miyom tekrar eski boyutuna döner. İlaç tedavisi ameliyatı ertelemek ve bu süre zarfında gelişmiş olan kansızlığı tedavi etmek için uygulanabilir.