Miyom Nedir?
Uterusun (rahmin) üç tabakası vardır. Ortada kalın uterus duvarını oluşturan adale tabakası buna miyometrium denir. Bunun iç yüzünü örten ve adet döngüsüne göre yapısı değişen endometrium tabakası ve uterusun dış yüzünü kapsayan ince seroza tabakası. Uterusun miyometrium tabakasından çıkan selim (zararsız) urlara miyom adı verilir. Miyom, kadın genital organlarının en sık rastlanan tümörleridir. Büyüklükleri çok farklı olabilir. 0,5 cm çapında çok küçük olabildikleri gibi 15-20 cm çapında hatta daha büyük de olabilirler. Sayıları birden fazla olabilir.
Yumurtalıklar tarafından salgılanan steroit hormon dediğimiz östrojen ve progesteron hormonlarının miyom oluşumu ve büyümesinde rol oynadığı bilinmektedir. Bunlardan özellikle östrojen hormonu majör stimülan faktördür. Nitekim yumurtalıklardan bu hormonların üretilmediği menopoz döneminde miyomlarda küçülme görülmektedir. Kilolu olanlarda ve ilk adetini erken yaşta görenlerde daha sık rastlanmaktadır. Genetik faktörlerin de miyom oluşumunda rol oynadığı bilinmektedir. Annesinde veya kız kardeşinde miyom olanlarda miyom oluşma olasılığı, birinci derecede akrabalarında miyom olmayanlara oranla yaklaşık 2,5 kat daha fazladır.
Büyük miyomların yapısında zaman, zaman değişiklikler meydana gelebilir. Dejeneratif değişiklik dediğimiz bu değişiklikler özellikle gebelikte oluştuğunda hastayı ciddi rahatsız edebilir. Miyomlarda kanserleşme olasılığı çok düşüktür, %0,5 civarındadır.
Yaşın artmasıyla birlikte miyom görülme oranı da artar. 20-35 yaşa grubu kadınlarda görülme oranı her beş kadından birinde görülüyorken, 35-40 arası her dört kadından birinde, 40-50 yaş gurubunda ise her üç kadından birinde miyom görülmektedir. Bu kadar sık miyom görülmesine rağmen bunların ancak %25’i belirti vermektedir. %75’i herhangi belirti vermemekte ancak dikkatli bir muayene ve tetkik sırasında fark edilmektedir.
Miyom Çeşitleri
Uterusun (rahmin) düz adale dokusundan kaynaklanan miyomlar sayı, büyüklük ve yerleşim yeri bakımından büyük çeşitlilik gösterebilirler. Yerleşim yerlerine göre sık rastlanan miyomlar: İntramüral, subseröz, submuköz, miyomlardır. Nadiren intraligamenter ve servikal miyomlara da rastlanmaktadır.
İntramüral miyomlar: Düz adale dokusundan kaynaklanıp duvar içinde gelişen miyomlardır. En sık görülen miyom türleri bunlardır. Küçükken pek bir şikayete neden olmazlar, fakat büyüdüklerinde adet ağrılarına, adet kanamasının fazla olmasına neden olabilirler. Ayrıca uterus kavitesinin şeklini de bozabilirler, kısırlığa ve düşüklere neden olabilirler.
Subseröz miyomlar: Düz adale dokusundan kaynaklanıp rahmin dışına doğru gelişen miyomlardır. Çok küçük, ufak bir bezelye büyüklüğünde olabildikleri gibi, karın içini tamamen dolduracak kadar büyük de olabilirler. Bunlar genellikle anormal kanama şikayetlerine sebep olmaz. Bulundukları yere ve büyüklüklerine göre komşu organlara bası yaparak şikayetlere neden olurlar. Suseröz miyomlar bazen bir sapla rahimle bağlantılı olup tamamen rahimin dışında gelişebilirler. Bunlara saplı subseröz miyom adı verilir. Bunları teşhisleri bazen zor olabilir. Teşhislerinde emar (MRI) yardımcı olabilir. Nadiren bu sap etrafında dönerek iskemi ve nekroza yol açarlar, hasta bunu şiddetli ağrı şeklinde hisseder. Acil ameliyat gerektirebilirler.
Submuköz miyomlar: Düz adale dokusundan kaynaklanıp rahim içine doğru gelişen miyomlardır. En çok kanama belirtisi veren miyom türü submuköz miyomlardır. Küçük olsalar bile adet kanamasının daha yoğun ve uzun sürmesine neden olurlar. Ara kanamalar görülebilir. Miyomun büyümesi ile bu belirtiler artar. En çok semptom veren miyom türleri bunlardır. Anormal kanamalara, infertiliteye (kısırlık), düşüklere ve çeşitli gebelik komplikasyonuna neden olabilirler. Bunlar da subseröz miyomlarda olduğu gibi saplı olabilirler.
Bunların dışında rahmi yerinde tutan bağlar arasında gelişen intraligamenter miyomlar ve rahmin ana gövdesi ile vajina arasındaki kısmı olan serviks adı verilen bölgeden çıkan servikal miyomlar vardır. Bu miyomlar diğerlerine oranla çok daha az görülürler.
Miyomlarda tanı
Büyük miyomlar, hassas bir el tarafından jinekolojik muayene esnasında da teşhis edilebilir. Miyomların teşhisinde altın standart transvajinal probla yapılan ultrason muayenesidir.
Ultrason kullanımında deneyimli bir hekim tarafından %99 oranında miyom ya da miyomların lokalizasyonu ve büyüklüklerini tespit etmek mümkündür. Büyük subseröz miyomlarda bazen başka bazı patolojilerden ayırt edici tanıyı koymak için MRI tetkiki gerekebilir. Bunun tam zıddı küçük submuköz miyomlardan şüphelenildiği zaman uterus kavitesine (boşluğuna) serum fizyolojik verip transvajinal ultrasonla bakılabilir ki bu metoda sonohisterografi (SHG) denmektedir. Bu tür miyomların daha kesin tanısı histeroskopi ile yapılmaktadır.
Bu konuda deneyimli bir doktor histeroskopi ile hem teşhis koyabilir, hem de aynı zamanda tedavi yapabilir. İntraligamenter miyomların over ve tuba uterina ya ait kitlelerden ayırt edilmesi çoğu kere zordur. Bunun için MRI ve laparoskopi bize yardımcı olur.